Bu viskiyi anlatırken biraz müzikten yardım almak istiyorum. Üniversitede bas gitarla ilgilenmiştim ve bir heves olarak kaldı, tutkuya dönüşmedi ve dinleyici olarak kaldım. Bas gitaristi çok iyi, nadir grup veya solo müzisyenler beni hep kendine çekmiştir.
Gel gelelim en sevdiğin grup ve şarkısı hangisi derseniz The Doors ve Light My Fire. İşin ilginç yanı grupta bas gitarist yok. İlk başta pek mantıklı gelmese de Ray Manzarek var; gelmiş geçmiş en iyi organ çalan müzisyen. “Ben o şarkıyı dinledim arkadan yürüyen arada stabil, arada farklılaşan bir riff var” diyeceksiniz.
Onu yapan da Ray. Lead/ritim gitarda Robby var, o da flemenko ve blues etkisinde çalan bir gitarist, bu kadar şeyi niye anlattım, altyapı olsun bilmeyenlerin de aklında canlansın diye…
Ardbeg 10 un burundaki tatlı limon aynı Ray’in arkadan yürüdüğü tek el bas rifleri, damaktaki odunsu ve meyvemsi notalar Ray’in hiç bırakmadığı tek el organ solo ve aradaki tek parmak altyapı doldurma ve zenginleştirme hamleleri ve geldik en sevdiğim kısma, yani bitişe; Bitiş uzun, isli, baharatlı ve tutkulu/dengeli. Şarkının 4. dakikası civarında gitar ve organın aynı anda attığı birbirini tamamlayan ama rahatsız etmeyen resmen 2 enstrümanın sevişmesi ile tarif edilebilecek derecede muazzam uyumlu olan birkaç dakikalık (davul ataklarının önünü açan, ona yol gösteren) inanılmaz solo.
Solo performanslar antep fıstığı /ekmek kadayıfı gibi çok lezzetlidir ancak çok yenilirse mideyi bozabilir ya da yanlış yerseniz dişinize zarar verebilirsiniz, hele ki 2 solo aynı anda çok daha komplikedir; bu performansı kazasız atlatmak bile zor iken; 60’lı yıllarda yapılan bir şarkının dünya klasmanında olması ve kült klasikler arasına girmesi önünde saygı ile eğilinmesi gereken bir başarıdır, aynı bu viski gibi…