Love thing…
Müzik ile viski yi ben aynı otobanda hareket eden araçlara benzetirim…
Müzik ve sanat ; kapitalin en son ele geçirdiği alanlardan biri olmuştur… O yüzdendir ki hayatın tüm alanlarındaki yozlaşma maaleseftir ki ; müzik yapımına da sıçramıştır…
O yüzdendir sanatın ve müziğin basite indirgenmesi ve basit insanlarca yapılan ile usta müzisyenlerin farkının anlaşılamaması… Çünkü hep söylerim iyi bir müzik dinleyicisi olmak da altyapı ister… Tıpkı üretiminden fıçılanmasına ve hatta şişelemesine kadar emek ,sabır , birikim isteyen viski gibi… Bana viskiyle en çok hangi müziği yakıştırıyorsun diye sorduklarında ? İlk cevabım moduma ve mevsime göre oluyor…
Bugün; en çok sevdiğim Gitar virtüözlerinden Joe Satriani modundayım mesela… Ben müzikteki tekniğe çok dikkat eden bir dinleyiciyim, enstrümanların uyumu gerçekten kendini fazlasıyla belli ediyor… Gitar virtüözü olabilen kişi sayısı Dünya’da sayılı olmak ile birlikte ; Bu olaya ruhunu katarak; hiç bir söze gerek duymadan enstrümantal olarak insanın tüylerini diken diken etmek mesele…
Güzel bir viskinin hayatı; arpanın ekimi; hasatı , damıtımevi prosesleri ve olgunlaşmasından sonra şişelenip tüketiciyle buluşmasıyla devam ederken… Satriani’nin gitar performansındaki ilk gam bence insanın doğumunu , büyümeyi ve orta kısmındaki lead solo insan hayatının en aktif yıllarını anlatıyor; hayatın olumsuz ve olumlu yönlerini bir anlatan bir hikaye gibi; son düzlükte ise başladığı gama dönen Satriani, hayata başladığımız yere dönüşü temsil ediyor…
Yani ölümü…
Keyifle…
Slainte…